İzmir Aile Danışmanlığı - Aile Danışmanı İzmir - Aile Psikoloğu - İzmir Pedagog

İZMİR AİLE DANIŞMANI - İZMİR PSİKOLOG

Aile Danışmanlığı Nedir?

Aile danışmanlığı aile üyeleri arasında ortaya çıkan sorunların, tüm aile bireylerinin ya da bir kaç aile bireyinin katılımı ile aile danışmanı eşliğinde çözümlenmesi, varolan sorunların ortadan kaldırılarak aile içindeki iletişim, kurallar, roller, yakınlık, anlayış, güven, otokontrol, problem çözme gibi temel öğelerin geliştirildiği yardım sürecidir. Aile danışmanlığının amacı, aile içinde yaşanan kişiler arası sorunlar olabileceği gibi, tüm aileyi etkileyen ölüm, kronik hastalık, bir aile bireyinin evden ayrılması gibi konularda aile bireylerine destek vermektir. Aile danışmanlığının belirgin ve açık hedefleri vardır. Amaç ailenin yaşadığı sorunların çözümünün yanı sıra aile bireylerinin birbirlerini daha iyi anlamalarını, belirgin ve esnek sınırlar çizebilmelerini sağlamayı kolaylaştıracak yeni beceriler kazandırmaktır.

Tüm ailelerin yaşadıkları gelişimsel ve durumsal krizler vardır. Çocuğun okula başlaması ya da çocuklardan birinin evden ayrılması gelişimsel bir krize neden olurken, ölüm ya da aldatma gibi bir olay ailede durumsal bir kriz oluşturur.

Danışmanlık sürecinde yapılan görüşme ve uygulanan psikolojik testlerle ailenin yaşadığı sorun alanları tespit edildikten sonra, ailenin yaşadığı soruna ve ilerleme hızlarına bağlı olarak ortalama 5-10 seans süren danışmanlık hizmeti verilir. Ortalama bir seans yaklaşık olarak 90 dakika sürmektedir. Bunun yanı sıra bazı ailelere 1-2 seanslık danışmanlık hizmeti yeterli olabilmektedir. Basit bir benzetme yapacak olursak nezle olan birinin tedavisi ile zatüre olan birinin ihtiyaç duyacağı tedavi şekli ve süresi farklı olmaktadır.

Aile danışmanlık hizmeti alacağınız uzmanın bu alanda tercihen yüksek lisans (master) yapmış olması ya da aile danışmanlığı ile ilgili özel bir eğitim almış olması gerekmektedir. Bireysel terapide kişinin değerlendirilmesi ve kişiye uygulanan müdahale yöntemleri ile aile için uygulanan yöntemler bir birinden çok farklıdır. Aileyi bir bireyler topluluğu görmenin ötesinde aileyi birbiriyle etkileşim halinde olan kuralları, sınırları, beklentileri bulunan bir sistem olarak değerlendirmek ve bu doğrultuda müdahalelerde bulunmak gerekmektedir.

ÇİFT DANIŞMANLIĞI

Son dönemde aile danışmanlığı gerek uzmanlar gerekse de aileler arasında popüler bir alan haline gelirken, evlenmemiş, yalnızca flört eden, birlikte yaşayan kişilerin sayısı da hızla artmaktadır. Her ne kadar aile danışmanlığı ile ortak özellikler taşısa da çift danışmanlığı, aile danışmanlığından farklı bir kavramdır ve farklı uygulamalar ve müdahaleler gerektirir. Bu nedenle çiftlerle çalışan uzmanların aile danışmanlığından farklı bir eğitim almış olması gerekmektedir.

Çift terapisi iki kişi arasında varolan problemlere odaklanır. Fakat bu problemler genelde bireysel problemlere dayalı sorunlardır. Örneğin taraflardan birinin anksiyotik (kaygılı) bir yapıda ya da öfke kontrol sorununa sahip olması eşler arasında sık sık sorunlara yol açabilir.

Çift danışmanlığında, danışman, çift arasında ki çatışma konularını ortaya çıkarıp, her bir bireyin hangi davranışların nasıl değişeceğini tanımlayarak, çiftin daha doyum verici bir ilişki yaşayabilmesi için yardımcı olabilir. Bu değişiklikleri sağlamanın bir çok yolu vardır. Bazen çift arasında ki sorunlara odaklanılması gerekirken bazen de yalnızca taraflardan birinin yaşadığı soruna (örneğin öfke kontrol sorunu) odaklanılabilir. Çift danışmanlığı, bireylere nasıl iletişim kuracakları, birbirlerini nasıl daha etkili dinleyecekleri, rekabetten nasıl uzak duracakları, nasıl ortak amaçlar belirleyecekleri, sorumlulukları nasıl ortak paylaşabilecekleri konusunda yardımcı olur. Danışma süreci bazen bireysel psikoterapi, bazen arabulucu, bazen eğitimsel, benzen de bu üçünün kombinasyonu şeklinde olabilir.

Evlilik, iki kişinin aile kurmak üzere kanunların uygun gördüğü şekilde, ruhen ve bedenen bir ömür boyu sürecek şekilde bir araya gelmesi durumudur. Kültürel farklılıklar gösterse de ortak amaç ailenin bir aradalığını sağlamak ve üremektir. Genel olarak karşı cins ile yapılan evlilik bazı toplumlarda aynı cins ile de mümkün olmaktadır.

Evlilik düşüncesi kimimizin kulağına hoş gelirken kimilerimiz içinde ürkütücü olabiliyor. Toplumumuzda evlilik öncesi süreçler evlilik kararı almış çiftleri yorabiliyor hatta korkutucu hale dönüşebiliyor. Önceki yıllarda erken yaşta yapılan evliliklerin oranı ile yapılan araştırmalardaki rakamlarla yakın tarihte yapılan araştırmalar biraz da olsa sevindirici gibi görünüyor. Bu değişiklikte gösteriyor ki artık daha sağlıklı alınmış kararların neticesinde yapılan evlilikler daha çok.

 

Kişiler evlilik aşamasında bir takım sıkıntılarla karşılaşabiliyorlar. Bazı sıkıntılar tamamen maddi olurken bazıları tamamen psikolojik olabiliyor. Bazı çiftler evlilik kelimesini ilişkilerine soktukları andan itibaren büyük bir yük taşıyormuş gibi hissettiklerini, evliliğin gerektirdiği sorumlulukları yerine getirip getiremeyeceklerini bilemediklerini ve bununda kişileri kaygılandırdığını, karşı tarafın davranışlarının değiştiğini hatta artık eskisi gibi sevilmediklerinden bile dert yanmaktadırlar. Çiftlerin aileleri ve aileleri ile yaşanan sıkıntılar ise bu sürecin sadece bir parçası. Aileler işin içine dahil olduktan sonra çiftin birbirini dinlemesi, ilişkilerini korumaları ve yürütmeleri daha da zorlaşmaktadır. Kişiler kendi fikirlerine saygı duyulmadığını, isteklerini ifade etmede güçlük yaşadıklarını dile getirmektedirler. Fakat aileler aslında evlilik içerisindeki önemli yapı taşlarından bir tanesidir. Kişilerin aile ilişkileri, aile yapıları ve bu yapının işleyişi bize kişi hakkında önemli bilgiler vermektedir. Ayrıca ailelerin yapısının karşılıklı bir uyum içerisinde olması evliliğin sürekliliğinde öneme sahiptir. 

Evlilik Öncesinde Dikkat Edilmesi Gerekenler 

Evlilik birbirini takip eden belli süreçlerin toplamıdır aslında. Kişiler evlilik kararı almadan önceki süreçleri iyi geçip bir sonraki aşamaya gelmiş olmalıdır. Evlilik kararı aldıkları kişinin özellikleri, neden evlenmek istedikleri, nasıl bir eş modeli istedikleri, neden o kişiyle evlenmek istedikleri, düşüncelerinin aynı yönde olup olmadığı ve özellikle cinsel uyumlarının nasıl olduğu sorularının hepsinin yanıtlanmış ve kararın bu şekilde verilmiş olması lazım. Cinsellik toplumumuzda hala belli bir duvarın arkasında kalmış ve saklı yaşanılmaktadır. Bu açıdan da bazı çiftlerimiz evlendikleri andan sonra cinselliği yaşamayı tercih etmektedirler ama yapılan araştırmalar gösteriyor ki heyecanla ve arzuyla beklenen cinsellik bazı durumlarda evlilik sonrası hüsranla sonuçlanıp başka bir takım sorunlar arasında yer alabiliyor.

Kişilerin bir takım sorumlulukları alabilir yaşta ve olgunlukta olması da dikkat edilmesi gereken kriterlerdendir. 18 yaşında düşündüklerimizle ve aldığımız kararlarla 30 yaşında ki hak verirsiniz ki aynı olmayacaktır. Genel olarak kadınlarda 25-26 yaşları, erkeklerde ise 29-30 yaşları evlilik için uygun ve evlilik sorumluluğunun üstlenilebileceği yaşlardır. 

Evlilik öncesi karar verme sürecinde de evlilik süreci içerisindeki sıkıntılarda da meslek elemanlarından destek alınması, kişinin farkındalığa varması, evlilik için doğru ve sağlıklı kararlar vermesi ve yaşanan sıkıntılarla nasıl baş edeceği konusunda bilgilendirilmesi açısından yol gösterici olabilir.” Evlilik” kelimesi sizin de kulağınıza hoş gelsin ve hep ilk günkü heyecanı ile ömrünüzde kalsın.

Evlilik çiftlerin mutlu olacaklarını umut ettikleri bir yapıdır. Fakat her zaman umduğumuz gibi olmaz, evliliklerde problemler ortaya çıkmaya başlar, eşler bir diğerinin ne kadar değiştiğini söylemeye başlar. Eşler arasındaki iletişimi kurmak ve geliştirmek, birbirlerini anlamalarını sağlamak için biz buradayız.


Evlilik, ilişkiler ve psikolojie dair daha detaylı bilgi almak için ana sitemizi ziyaret edin; www.psikolog-izmir.com